Mobil Atık Takip Sistemi ile 8 Yılda 22 Milyon Ton Tehlikeli Atık Güvenle Taşındı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, tehlikeli atıkların taşınmasını sağlamak amacıyla hayata geçirilen Mobil Atık Takip Sistemi (MoTAT) ile 2016'dan bu yana 22 milyon ton atık, çevreye zarar verilmeden taşındı. AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, çevre kirliliğini önlemeye yönelik faaliyetlerini kararlılıkla sürdürüyor.

Mobil Atık Takip Sistemi (MoTAT) Nedir?

Bu kapsamda Bakanlık tarafından, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü (ÇED) tarafından tehlikeli atıkların karayolunda taşınmasını izlemek ve denetlemek amacıyla 2016 yılında MoTAT devreye alındı.

Sistem sayesinde işletmelerden, kurum ve kuruluşlardan çıkan tehlikeli atıklar ve plastik atıklar, MoTAT ile üretildiği noktadan geri dönüşümünün ya da bertaraf işleminin yapıldığı alana kadar konum bilgileriyle çevrim içi olarak izlenebiliyor.

MoTAT’ın Çevreye ve Ekonomiye Katkıları

MoTAT, atık yönetiminin daha güvenli, şeffaf ve denetlenebilir hale gelmesini sağlıyor. Sistem sayesinde:

• Tehlikeli atıkların yasa dışı yollarla doğaya bırakılması engelleniyor.
• Atık taşıma süreçleri anlık olarak takip edilebiliyor.
• Sanayi tesislerinden çıkan atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi sağlanıyor.
• Kaçak dökümleri önleyerek çevresel zararların önüne geçiliyor.
• Geri dönüşüm süreçlerinin daha verimli işlemesine katkı sağlanıyor.
• Gelecek Hedefleri ve Sürdürülebilirlik

MoTAT’ın sağladığı avantajlarla birlikte Türkiye’nin çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Gelecek dönemlerde sistemin daha da geliştirilerek daha fazla atık türünün takip edilmesi, sistemin dijital entegrasyonunun güçlendirilmesi ve denetim mekanizmalarının artırılması hedefleniyor.

Sonuç olarak, Mobil Atık Takip Sistemi (MoTAT), tehlikeli atıkların doğaya zarar vermeden taşınmasını sağlayarak çevre koruma çalışmalarına büyük katkı sunuyor. Bu sistem, Türkiye’nin çevre politikaları açısından önemli bir adım olmasının yanı sıra, çevre bilincinin artırılmasına da destek oluyor.